Son dönemde işgücü piyasasını etkileyen iki büyük güç var: Teknolojik yeniliklerin hızlanması ile gelişen otomasyon ve Covid-19 salgını. Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) araştırmasına göre, araştırma, 2025 yılına kadar ortadan kalkacak istihdamdan daha fazlasının yaratılacağını öngörüyor. İnsanların yerini tamamen makinelerin alacağı bir dünya öngören yıkıcı teorilerin aksine, WEF’in bulguları, yeni talepleri inceleme ve bunlara uyum sağlama olanağı olanlar açısından ortaya çıkan fırsatlara işaret ediyor. WEF’in Cenevre’deki Yeni Ekonomi ve Toplum Merkezi’nde araştırmacı olan Vesselina Stefanova Ratcheva, “Sanayi devrimlerin her birinde bu böyle oldu” söylemiyle determinist bir şekilde yaklaşıyor.
WEF’e göre, işlerin geleceği açısından şu beş olgu önem taşıyor:
1. İşgücü otomasyonu görülmemiş hızda artıyor
2. Teknolojik devrim 2025 yılına kadar 97 milyon yeni iş yaratacak
3. 2025’te iş dünyasında en çok ihtiyaç duyulacak üç beceri
4. En rekabetçi şirketler, çalışanlarının becerilerini geliştirecek
5. Uzaktan (evden) çalışma kalıcı olacak
Dünya Ekonomik Forumunun araştırma ve öngörülerine benim yorumum ise şu şekilde; Daha çok iş alanı açılabilmesi için bir toplumda iş bölünmesi ve farklılaşmayı teşvik edecek gelişmelerin olması ve toplumun buna uygun yenilikçi bakış açısına sahip olması gerekir. Bizim gibi geleneksel ve tüketime yönelik teknolojilerin dışında yeniliklerin zor kabullenildiği veya gerekli yatırımları yapabilmek için sermaye birikiminin yetersiz olduğu bir toplumda, yazıda yer alan gelişmelerin gerçekleşmesi durumunda, sermayenin her zaman verimliliği ve karı öncelemesi nedeniyle, yetkinlikleri ve eğitim düzeyleri yetersiz (özellikle mavi yakalı) çalışanların öncelikle işsiz kalacağını ve yeni işlerin gittikçe daha vasıflı çalışanlarca doldurulmasıyla açığa çıkacak işgücünün ancak tarım ve servis sektörlerinde geçici işlerde çalışabileceklerini düşünüyorum çünkü yeni teknolojilerin en büyük etkisi öncelikle düşük vasıflı işlerin yok edilmesi şeklinde kendini gösteriyor ve vasıflı işgücüne ihtiyacı artırıyor. Bu gelişme bana Marks’ın lümpen proletarya kavramını hatırlatıyor. Özetle; yeni iş alanlarına baktığınız zaman bunların ağırlıklı olarak bilgi teknolojileri altında yer aldığını görüyorsunuz ve bizim gibi ciddi kaynak sıkıntısı çeken ülkelerde (diğer sıkıntıları saymazsak) bu alanlarda belirtilen sürede çok hızlı dönüşüm (yeni nesil işler yaratılması) gerçekleştirebileceğini sanmıyorum.
Yazının detaylı kaynağı için: https://bbc.in/3UWWSpm