Dünyada toplumların sürdürülebilirliğini etkileyecek hususlar bilim insanları tarafından özellikle son 20 senedir tartışılmaktadır. Bu amaçla 2012 senesinde Birleşmiş Milletler tarafından 17 alanda amaç/hedefler belirlenmiştir. Bunların ne olduğunu merak ederseniz https://www.tr.undp.org/content/turkey/tr/home/sustainable-development-goals.html adresinden detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz. Peki, sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin organizasyonlarımızla ne ilgisi var diye düşünebilirsiniz ama şirketinizin bir fanusun içinde yaşadığını zannediyorsanız yanılıyorsunuz. O devirler çoktan geçti. Dünya 30 yıl önce çok farklı bir yerdi. Büyük şirketler güçlüdür inancı geçerliydi. Bu şirketler kapılardaki güvenlik görevlileri ve santrallerdeki resepsiyon görevlileri tarafından fiziki olarak korunurken, potansiyel rakiplerin pazarlara giriş engelleri yüksekti. İnternetin büyümesi tüm bunları değiştirdi. Mesafe kavramının anlamı değişti. Şirketlerin ve bireylerin birbirlerinin menfaatleri için birbirleriyle iletişim kurmaları ve işbirliği yapmaları hiç olmadığı kadar kolaylaştı. Artık ne kadar büyük olduğunuzun, sermayenizin gücü, piyasadaki en yetenekli insanların sizde çalışması, giriş kapısındaki sıkı güvenlik ve firewall korunmanız şirketinizi toplumların karşı karşıya olduğu bazı tehditlerden koruyamayacağını yaşanan son virüs salgını gösterdi. Dünyanın en güçlü şirketleri bir iki ay içinde hükumetlerine avuç açar duruma geldiler. Bugün pandeminin etkisi yavaş yavaş azalıyor ama geleceğe dair bir sürü belirsizlik var. Mesela pandeminin ikinci dalgası konuşuluyor, siber saldırıların artacağı konuşuluyor. 21 Aralık 2019 tarihli https://www.dunya.com/kose-yazisi/2019-sona-ererken-sirketlerimizi-etkileyecek-gelismeler-ve-riskler/459088 başlıklı yazımda değindiğim hususlar pandemiyle birlikte daha da önem kazandı. Şirketler önümüzdeki dönemde üretimde insan faktörüne bağımlılıklarını azaltmak için otomasyona ve uzaktan çalışma teknolojilerine daha fazla yatırım yapacaklar. Bu konuda yapılan çalışmalar hızlanacak.
X x x
Bu yıl klasik fonksiyonel örgütlenmenin 100. doğum gününü kutlandı. Neredeyse tüm şirketler için standart haline gelen fonksiyonel organizasyonu icat eden, General Motors’un başkanı Alfred P. Sloan’dı. Bu örgütlenme biçimi şimdiye kadar kapitalist ekonomilere ve kamu yönetimine iyi hizmet etti. Küreselleşen ekonomilerin artan entegrasyonu ve karmaşıklığının artması, müşteri odaklı süreçlere olan ihtiyaç bu modelin etkinliğini bir süredir tartışılır hale getirdi. Bugün çoğu bir dijital platformdan ibaret olan yeni bin yılın şirketlerinin sadece marka değerleri ile bugün üçüncü dünyadan birçok ülke satın alabiliyorsunuz! Dünyanın en büyük taksi şirketi olan Uber, hiçbir araca sahip değil, Facebook, Twitter ve YouTube dünyanın en popüler medya sitelerinden üçü herhangi bir içerik oluşturmuyor, Alibaba dünyanın en değerli perakendecisinin envanteri yok ve Airbnb dünyanın en büyük konaklama sağlayıcısına sahip herhangi bir gayrimenkul sahibi değil. Eski rakipleri endüstri 2.0 iş işletim modeli diye adlandırabileceğimiz modelle iş yapmakta ısrar ederken, ağ merkezli örgütlenen geleceğin kuruluşları iş yapma biçimini değiştirdiler. Müşterilerle ve tedarikçilerle sürekli ilişki içinde olan bu platformlar sadece kendi kaynakları ile sınırlı kalmayarak milyonlarca insanın IQ’suna da sürekli erişim sağlayabiliyorlar.
Son üç aydır yaşananlar artık sabit yatırımların şirketlere büyük yük olduğunu gösterdi. Büyük ofisler, büyük kapasiteli makineler, gereksiz bilgisayar hacimleri vs gibi yatırımlar bu dönemlerde atıl kalarak şirketlere yük oldular. Önümüzdeki dönemlerde belirsizliklerin ve risklerin azalmayacağı, hatta yeni tip tehditlerin tartışılmakta olduğu dikkate alınırsa, özellikle istikrarsız piyasalara üretim yapan firmaların dünyadaki yeni iş modellerini ve örgütlenmeleri dikkate alarak hizmet ve üretim modellerini gözden geçirmeleri kaçınılmaz bir gerçektir. Dünyanın yeni normalinde 20. Yüzyıl şirketi ölüyor ve yerini tamamen yeni bir şekilde faaliyet gösteren, yöneten yeni bin yıllık şirket türü alıyor. Yeni yönetişim ve işbirliği kalıpları ortaya çıktı. Şirketlerin rekabet avantajlarını koruyabilmeleri ve hayatta kalabilmeleri için öğrenmeleri ve dönüşmeleri gerekiyor ve gereken değişim ihtiyacı sadece yapısal değil aynı zamanda yeni bir zihniyetle de ilgili. Maalesef mevcut yapılar ve bu yapıların arkasındaki zihniyetler artık sürdürülebilir değil.
Serdar Yurdakul