
Bölünmüşlüğü tanımlamanın birçok yolu var; bunlardan biri de silo deyimi. Kelimenin kökeni eski Yunanca siros mısır saklanan çukur anlamında. Daha sonra tahıl saklanan yüksek kuleler için kullanılan bu kelime 20.yüzyılın ortalarından itibaren nükleer füzelerin yer altında saklandığı depolar için kullanılmaya başlandı. Yönetim danışmanları daha sonra “birbirinden ayrı olarak çalışan bir sistem, süreç, departman vb.” ifadesini ithal ettiler. Verimliliği artırmak için şirketler dikey alt birimlere bölündü. Ortaya çıkan silolar, sistemleri kontrol etmede etkili olsa da bireyler arasında fikir akışını veya iş birliğini teşvik etmede iyi değildi.
İşletmelerde siloların yol açtığı sorunlara daha önce Dünya Gazetesinde yayınlanan “Silo Mantığı Verimsizliği ve Riskleri Artırıyor” başlıklı yazımda değinmiştim. Ancak o yazıda söz konusu olan işletmelerdeki yapısal silolardı. 6 Şubat depremi sonrasında ise sahada geçmişten farklı olarak kurtarma çalışmalarında etkinliği tartışmalı kamu kurumları (AFAD, Kızılay, TSK vs) ve çok sayıda STK gördük. Bu örgütlerin her birinin ayrı liderinin olması çok başlılığa yol açarken, bu liderlerden bazılarının ideolojik/politik amaçlara sahip olmaları, sahada bir liderlik ve yönetim kargaşasına yol açtı. Birbirleriyle iletişimi ve bilgi paylaşımı zayıf, aynı şirketlerdeki gibi farklı liderleri olan silolar ortaya çıktı. Evet, silo deyince genellikle örgüt yapıları aklımıza geliyor ama zihnimizde ve sosyal gruplarımızda da siloların yer alabildiğini ve zihinlerdeki siloların da kabileciliği doğurduğunu bu afette gördük. (AFAD, AHBAP ve biri sürü STK) Enerjinin ve kaynakların küçük gruplara bölünmüşlüğü zihinlerdeki siloları da besledi ve özellikle çok hızlı karar alınması gereken böyle bir bağlamda çalışmaların etkinliğini düşürdü, karar gecikmesi kayıpların artmasına yol açtı.
Yaşadığımız bu acı tecrübeden bir ders çıkarmak gerekirse, gelecekte benzer afetler yaşandığında hızlı ve etkili çalışmalar yapabilmek için silolara bölünmemiş, ekip liderlerinin kaynaklara erişebildiği ve karar alabildiği yatay hiyerarşik yapıda bir örgütlenmeye ihtiyacımız var.