Bir krizden çıkıp diğerine giriyoruz. Bundan yaklaşık 10 sene önce gündeme gelen belirsizlik ortamında hayatta kalma yaklaşımının (VUCA) tanımladığı koşullar şiddetlenerek sürüyor. 2 Haziran 2015 tarihinde Dünya Gazetesinde yayınlanan “Kriz ve Belirsizlik Ortamında Nasıl Ayakta Kalınır?” başlıklı yazımda belirsizlik ortamında yapılacakları irdelemiştim. Bu günlerde sisin içinden önümüzü görme becerileri çok önem kazandı. Tabii geleceği ve olacakları %100 tahmin etmek mümkün değil ancak en azında olabilecekleri ve bunların gerçekleşme olasılıklarını kâğıt üzerine dökmek mümkün. Bu yazımda işletmelerimizin bu amaçla kullanabilecekleri tekniklerden kısaca bahsetmek istiyorum. İş hayatıma başladığım 80’lerin başında büyük şirketlerde senede bir defa stratejik planlama çalışması yapılır ve bütçe bunun üzerine kurulurdu. Dünyadaki siyasal çalkalanmanın ve değişimin bu kadar hızlı olmadığı dönemde yaşanan nispeten istikrarlı iktisadi dönemde stratejik planlama teknik olarak işe yarıyordu. Ancak bugün stratejik planlamada belirlenen hedefler sürekli değişiyor, hedefler hedef olmaktan çıktı! 90’larda çalıştığım kurumlarda bütçe önce senede iki kere daha sonra her çeyrekte gözden geçirilmeye başlandı (Bugünün siyasi ve ekonomik koşullarında bütçe uzmanlarının işi çok zor). Durum böyle olunca uzun vade için belirlenen hedefler kısa sürede anlamını yitiriyor. Stratejik planlama tekniği olarak 1970’lerde ilk defa SHELL’in stratejik planlama ekibinin direktörü Pierre Wack tarafından yapılan senaryo çalışmaları, zaman için de stratejik planlama çalışmalarını destekleyen ve belirsizlik ortamında karar alınmasına yardımcı bir yaklaşım olarak diğer şirketler tarafından da örnek alındı. Bugün senaryo planlaması strateji çalışmaları için önerilen tekniklerden biridir. Burada önemli olan bu çalışmalar sırasında önyargılarımızdan yani doğru bildiklerimizden, eski paradigmalardan ve grup koşullandırmasından korunmak gerektiğidir. Geçmişte yaşananların etkisinde kalmak, sadece belirli bir endüstriyle yetinip, olgular ve piyasalar arasındaki çok yönlü ilişkileri görmezden gelmek, aynı trendlerin tekrar edeceğini düşünmek ve aşırı iyimserlik senaryo çalışmalarının etkinliğini düşüren tutumlardan bir kısmıdır. Senaryo planlama çalışmalarıyla iş dünyasına örnek olan SHELL dahi, yöneticilerinin önyargılı yaklaşımları yüzünden 70 ve 80’lerde bazı zararları göğüslemek zorunda kalmıştır.
Bu aşamada faydalı olan ve yararlandığım diğer bir bilgi alanı ise sistem düşüncesi ve ilgili teknikleridir. Bu tekniklerin faydası endüstri ve şirketinizi etkileyen bütün trendleri belirledikten sonra bugün genellikle yapılmayan bu trendler arasındaki bağlantıları ve ilişki dinamiklerini belirlemektir.
Özetlersek, önce muhtemel senaryoları belirleyeceğiz. Sonra stratejik planlama teknikleri kullanarak bu senaryoların her biri için alternatif stratejilerimizi geliştireceğiz. Bunları yaparken sistem düşüncesi teknikleri ile olgu ve piyasalar arasındaki ilişkileri anlamaya çalışacağız. Bunları yaparken de yukarıda bahsettiğim gibi önyargılarımızı ve doğru bildiklerimizi bir kenara bırakıp nesnel olmaya çalışacağız.
Serdar Yurdakul